Gazete Memur - gazetememur.com


© Copyright 2025 Gazete Memur
Dolar : 42,6973 0,01 Değişim Euro : 50,1459 -0,03 Değişim Altın : 5.912,54 %0,06 Değişim BIST 100 : 11.348,83 %-0,94 Değişim Brent Petrol : 61,12 -0,26 Değişim

“Vergi yoluyla asgari ücrette %37,5-40 artış mümkün“

TEPAV Merkez Direktörü Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz, ücretin sadece oransal artışıyla ilgili tartışmaların derinleşmesi gerektiğini, devletin işverenin de maliyetini düşürecek şekilde çalışanın eline geçen asgari ücreti yüzde 37,5-40 artırmasının mümkün olduğunu hesapladı. Bu hesaplama, çok konuşulan yüzde 25’lik bir artış üzerinden yapıldı. Eğer yüzde 30 oranında bir artış yapılırsa, net ücretlerdeki artış yine bu yaklaşımla, teşvikler dahil yüzde 55,7’ye kadar ulaşıyor.

Giriş : Güncelleme :
#Asgari ücret
“Vergi yoluyla asgari ücrette %37,5-40 artış mümkün“

EKONOMİ Gazetesi’ne yaptığı çalışma hakkında bilgi veren TEPAV Merkez Direktörü Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz, sosyal desteklerde batıda kullanılan bir araç olan, vergi yoluyla ücretlinin desteklediği “negatif vergi” kullanılarak, iki çocuklu eşi çalışmayan bir asgari ücretlinin artış oranını yüzde 37,5’e kadar yükseltilebileceğini hesapladı. Bunun için toplamda yüzde 11’lik bir negatif vergi uygulanmasının yeterli olacağını kaydeden Yılmaz, devletin bu vergi aracını kullanması gerektiğini belirterek, “Devlet elini taşın altına koymalı” dedi.

Hakan Yılmaz çalışmasında önerilen “negatif gelir vergisi” bir anlamda yoksulluk sınırının altında olan ücretlilere bunun üzerine çıkacak olan bir gelirin aktarılması olarak tanımlanıyor. Modern ekonomilerde negatif gelir vergisi; yoksulluk boşluğu üzerinden hesaplanmakta ve yoksulluk sınırının üstüne kadar olan bir kaynak çalışanlara mevcut ücretlerinin üzerine eklenmek suretiyle gelir vergisi başlığı altında ödeniyor. Önerilen modelde ise daha basit bir yaklaşımla çalışanın bordrosu üzerinden devlet tarafından belli bir ödeme yapılması şeklinde tasarlandı. Hakan Yılmaz, istenirse bu ödemeyi hanenin gelirinin asgari ücretten uzaklaşma seviyesine göre farklılaştırılabileceğini belirtiyor.

Hakan Yılmaz çalışmasında, asgari ücrete yüzde 25 ve yüzde 30 artış yapılması senaryolarını inceledi. Hesaplamalar, iki çocuklu eşi çalışmayan bir asgari ücretli baz alındı. İlk aşamada, bu artışlar yapılırken hiçbir düzenleme olmadığı varsayıldı. İkinci senaryoda ise yüzde 11 negatif vergi ve 5 puanlık sosyal güvenlik işveren prim desteğinin devamı halinde oluşacak seviye hesaplandı. 5 puanlık işveren prim desteğinin düşürülmesine yönelik düzenleme halen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayında bekliyor.

Destek verilmezse işverene maliyet yüzde 28,5 artıyor

Yüzde 25 senaryosunda eğer hiçbir destek verilmeden artış yapılırsa, işverenin maliyeti yüzde 28,5 oranında artıyor. Eğer yüzde 25 artışta, yüzde 11 negatif vergi (kamu vergi desteği-vergi kredisi) uygulanması halinde, asgari ücretlinin net ücret artışı yüzde 37,5’e ulaşıyor. Eğer işverene 5 puanlık sosyal güvenlik indirimi de devam ederse bu kez işçinin net ücretindeki artış yüzde 40,4’e ulaşıyor. Prim desteğiyle birlikte işverenin maliyeti yüzde 19,7’de sınırlı kalıyor.

Yüzde 30 artış senaryosunda ise hiçbir değişiklik olmazsa işverenin maliyeti yüzde 31,1 oranında yükseliyor. Bu senaryoda aynı teşvikler devreye girerse, yüzde 11 negatif vergi katkısıyla işçinin alacağı ücret net yüzde 43, bunlara 5 puanlık işveren prim hissesi teşviki de eklendiğinde ise işçinin alacağı net ücret artışı yüzde 55,7’ye kadar çıkarken, işverene maliyet sadece yüzde 24,5 artıyor.

Hakkı Hakan Yılmaz, kamu finansmanı açısından geçici olmasını önerdiği düzenlemenin yükünün, enflasyon düzeltmesinden yararlanan kurumlara yönelik bir ilave mali yük, asgari ücrete endeksli bazı ödemelerde revizyon ve servete odaklı basit bir vergileme ile, tartışmalı bazı cari transferlerden kesintiler yoluyla sağlanabileceğine işaret etti.

Geçici süreli uygulanır, devlet katkı vermiş olur

Hakkı Hakan Yılmaz, bu tür bir destek sisteminin kamunun katkısı anlamına geldiğini ve geçici süre için uygulanabileceğini vurguluyor. Bunun çocuk sayısı, bekar-evli durumu, eşin çalışıp çalışmadığı durumlar gibi farklı unsurları kavrayabilecek şekilde tasarlanabileceğini, gelir vergisi yönünden ele alındığı için de bu farklılaştırmanın işlevsel olacağını vurguluyor. EKONOMİ Gazetesi’ne değerlendirmesinde Yılmaz, “Özellikle 2026 için hem çalışan, hem hane, hem de işveren açısında asgari ücreti artırmaya yönelik programlar önem taşımaktadır. Dolayısı ile burada önerilen yapıya geçici nitelikte de bakılır. Ama uzun vadede mutlak şekilde çalışanlar için beyan sistemine geçiş temel program önceliği olmalıdır” yorumunu yaptı.

Mehmet Kaya / Ekonomim

Daha Fazla Haber : #Asgari ücret