Susuzluk: En ciddi güvenlik tehdidi
Ülkenin enerjisi siyasi çekişmelere harcanırken, yarınlarımızı tehdit eden ‘susuzluk’ kapımızdan girdi. Yağışlar 52 yılın en düşük seviyesine ulaştı, birçok barajda su bitti ve kesintiler başladı, tarlalar ekilemedi. Ana muhalefetten ise iktidara ‘Bu bir milli güvenlik sorunu, beraber çözelim’ teklifi geldi.

Bilim insanlarının yıllardır uyarısını yaptığı kuraklık artık her yerde. Çevre Bakanlığı'na göre Türkiye'de yağışlar son 52 yılın en düşük seviyesinde. Karadeniz'in pek çok yeri bile artık kurak bölge haritalarında geçmeye başladı. İstanbul, Ankara, İzmir dahil büyükşehirlerde su kesintileri konuşulurken vahim tabloyu Klimatolog Doç. Doğukan Doğu Yavaşlı 'Su krizi kapımızda değil, evimizin içinde. Artık kurak yıllar ve su kesintileri istisna değil, kalıcı hale geldi' sözleriyle özetledi. 'Çözüm betonda değil, zihniyetin değişmesinde ve doğaya yatırım yapmakta' dedi.
BU TÜRKİYE İÇİN BİR MİLLİ GÜVENLİK SORUNU
İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da su krizinin temelinde yönetim eksikliği ve plansızlık olduğunu söyledi. Bilim dünyasının kırmızı alarm çalan uyarıları sürerken CHP grubu konuyu Meclis gündemine taşıdı. Hükümete 'Bu bir milli güvenlik sorunu, gelin tüm siyasi partilerin olduğu bir komisyon kuralım ve politika belirleyerek bunu hep beraber yönetelim’ teklifinde bulunan milletvekilleri, ‘5 yıl sonra nüfusumuzun 4’te 3’ü susuzluk problemi yaşayacak. Dolayısıyla bu bütün memleketin meselesi' uyarısında bulundu.
VAN GÖLÜ 2 KM ÇEKİLDİ
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, Van Gölü’nde suyun 30 yılda yaklaşık 2 kilometre çekildiğini ifade ederek, etkin tedbirler alınması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin yarı kurak iklim kuşağında yer aldığını belirten Akkuş, Şubat 2025’te yağışların yüzde 60 azaldığını söyledi.
KURAKLIK BİR MİLLİ GÜVENLİK SORUNU
Türkiye’de artan susuzluk nedeniyle barajlar tek tek kuruyup su kesintileri baş gösterirken, neredeyse çeyrek asırdır kuraklık uyarısında bulunan uzmanlar, ‘su fakirliği’ riskine dikkat çekiyor. Mevcut su krizine, bir milli güvenlik sorunu olarak dikkat çeken CHP’li Veli Ağbaba ise konuyu Meclis’e taşıyarak iktidara ‘Bu bir milli güvenlik sorunu, acilen beraber çözelim’ çağrısında bulundu.
Akdeniz iklim kuşağı ülkesi olan Türkiye, kuraklıktan en çok etkilenen ülkelerden biri. Bilim insanlarının neredeyse çeyrek asırdır su krizine karşı tedbir alması gerektiğini vurguladığı Türkiye için, uyarılar artık kırmızı alarm seviyesine yükselmiş durumda. Birleşmiş Milletler’in bu yıl yayımladığı iklim raporunda, Türkiye’nin su stresi yaşayan ülke konumundan 2030’da ‘su fakiri’ ülke kategorisine geçme riskiyle karşı karşıya olduğu belirtildi. Su fakiri olmak kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının bin metreküpün altına düşmesi anlamına gelirken, mevcut baraj doluluk oranları kritik seviyelerde seyretmeye devam ediyor.
SU KESİNTİLERİ DEVAM EDİYOR
Ülkenin birçok noktasında baş gösteren susuzluk krizinde özellikle İzmir’deki su kesintileri dikkat çekmiş, Çeşme ve Bornova’da başlayan su krizinin ardından, 6 Ağustos’tan itibaren kentte su tüketiminin yoğun olduğu 11 ilçede su kesintileri başlamıştı. Yalova’da ise Gökçe Barajı’ndaki suyun kritik seviyeye inmesi üzerine 26 Kasım’dan itibaren su kesintisi kararı alındı. Son olarak İSKİ verilerine göre, Kasım aynı, son 10 yılın aynı dönemine ait kaydedilen en düşük doluluk seviyesi olarak kayıtlara geçti. Kente su sağlayan 868 milyon 683 bin metreküp kapasiteli rezervuarlarda mevcut su miktarı yalnızca 171 milyon 89 bin metreküpte kaldı. Kuraklık nedeniyle Edirne’de de su kesintileri yaşanırken Adana’da ise su kanalları ve nehre su verilememesi bölgede endişeye yol açıyor.
52 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİ
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından, 1 Ekim 2024 – 30 Eylül 2025 dönemini kapsayan ‘2025 Su Yılı Raporu’ da Türkiye’nin ciddi bir kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre, metrekareye düşen ortalama yağış miktarı 422,5 mm oldu ve uzun yıllar ortalamasının yüzde 26 altında kaldı. Bu değer son 52 yılın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti. Yağışlarda en büyük düşüş sırayla; yüzde 53 ile Güneydoğu Anadolu, yüzde 35 ile İç Anadolu ve yüzde 34 ile Marmara bölgelerinde gözlemlendi.
ORTAK BİR KOMİSYON KURALIM
Su krizi her geçen gün büyürken, CHP konuyu Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’na taşıdı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçe teklifi görüşmelerinde, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, bu konunun bir milli güvenlik sorunu olduğuna dikkat çekerek “Gelin tüm siyasi partilerin olduğu ortak bir komisyon kuralım ve bunu hep beraber yönetelim” çağrısında bulundu. “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı, maalesef sadece müteahhitlik olarak görenlerle karşı karşıyayız” diyen Ağbaba Türkiye’nin şu anda en büyük meselesi, hatta milli güvenlik sorunu diyebileceğimiz bir mesele; su meselesi, kuraklık meselesi. Maalesef bir yandan madenler, bir taraftan da öngörülemez bir siyaset. Eber Gölü’nde ve Seyfe Gölü’nde şu anda su yok. Biz bugün grup olarak Sayın Bakan’a bir şey önereceğiz; ‘Bu bir milli güvenlik sorunu, gelin tüm siyasi partilerin olduğu ortak bir komisyon kuralım ve bunu hep beraber yönetelim’. Bakın, tehlike çok büyük. Bunu bir yerel yönetimden uzak tutarak, Türkiye’nin bu konuda bir politika belirlemesi lazım. 5 yıl sonra nüfusumuzun 4’te 3’ü susuzluk problemi yaşayacak. Dolayısıyla bu bütün memleketin meselesi. Bütün AK Parti’ye teklif edeceğiz” şeklinde konuştu. Kanal İstanbul projesinden vazgeçilmesi gerektiğini de belirten Ağbaba “Kanal İstanbul’a ‘çılgın proje’ diyorlar, hakikaten çılgın bir proje. Bu proje İstanbul’u katleder, su kaynaklarını katleder, barajlarımızı katleder” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek ise İstanbul’da ortalama yıllık 50 milyon metreküp su sağlayan Sazlıdere Barajı’nın, Cumhurbaşkanı kararı ile baraj olma özelliğini kaybettiğini hatırlattı.
‘ÇÖZÜM BETONDA DEĞİL DOĞADA’
Uzmanlar ise iklim krizinin yanı sıra ormansızlaşma, betonlaşma ve bilinçsiz su tüketiminin mevcut kriz tablosundaki rolüne dikkat çekiyor. BBC Türkçe’nin haberine göre “Çözüm, betonda değil, zihniyette ve doğada” diyen Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı “Su krizi artık kapımızda değil, evimizin içinde. Sürekli yeni su kaynakları aramak yerine, elimizdeki suyu akıllıca yönetmeye odaklanmalıyız. Su havzalarındaki ormanları, meraları ve sulak alanları korumalı ve iyileştirmeliyiz” tavsiyesinde bulunurken, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İklim Bilimi ve Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da Türkiye’deki su krizinin temelinde yönetim eksikliği ve plansızlık olduğunu söylüyor.
